Depremin Manevi Yaralarını Sarmak 2

İDE Akademi, Depremin Manevi Yaralarını Sarmak konulu dersler serisinin ikincisinde İçimizdeki Artçı Depremler başlığıyla Mustafa Merter’i ağırladı.

Yaşadığımız afetin manevi yaralarını sarmak üzere İDE bir dersler serisi başlatmıştır. Bu serinin ikinci dersinde Mustafa Merter, depremin yol açtığı manevi tahribata yönelik bir dizi tavsiyede bulundu. İçimizdeki Artçı Depremler başlıklı bu derste, Depremin manevi yaralarını nasıl saracağız? Göğün sesine kulak veren yer bilimcileri ile evrenin hareketlerini dışlamayan onları da çalışan vahiy bilginlerini bir araya nasıl getirip bütüncü bir anlayışı ortaya koyarız? İnsanın iç dünyasındaki bu artçı depremleri nasıl dindirebiliriz? gibi sorulara cevap aranmaktadır.

Programın açılış konuşmasında Mehmet Görmez, depremin maddi yaralarının devlet-millet iş birliği ile sarılacağını ancak manevi yaraları için de bir gayret gerektiğini, meseleyi tekvini ve tenzili, takdir ile tedbiri, yer ile semayı birbirinden ayırmayan hem elem ve kederleri hafifletmek hem toplumsal fay hatlarımızı sağlam tutmak için bütüncü bir bakışla ele almak gerektiğini söyledi.Busüreçtejeologlar,psikologlar,sosyologlar,sosyalbilimcilerveil̇ahiyatçıların özellikle yerle göğü birleştiren bir bakış açısıyla bize yeni bir şey söylemeleri gerektiğini ifade eden Görmez, göklerden gelen sese kulaklarını kapatan yerbilimcileri ile yerlerden gelen bilgilere kendisini kapatan vahiy bilginlerinin İslam bilginlerinin tek boyutlu bakış açılarıyla bu bütüncü anlayışı ortaya koyamayız yerden gelen sesin de gökten gelen sesin de kaynağı aynısıdır, dedi.

Dini söylem analizlerinin hayatın akışını takipte hissedilir düzeyde kenarda kaldığını söyleyerek, gerçekliğin İlahi tabiatını okumada geciktiğimizi söyledi. Ancak aynı eleştirileri seküler bilim anlayışı için de yaptı. Deprem uzmanlarının da tıp doktorlarının da benzer ihtilaflara düştüğünü belirterek hayati konuları basit edebiyat ile değil soğukkanlı, verimli ve sürdürülebilir hikmet perspektifi ile konuşmak gerektiğini ifade etti.

***

Mustafa Merter konuşmasına, bu yas sürecini insanların içine kapanarak, konuşmaktan kaçınarak geçirmeye başladıklarını müşahede ettiğini söyleyerek başladı. İçinden geçtiğimiz dönemi şu açılardan değerlendirdiğini söyledi: Kaybedilen insanlar açısından, göçük altında kalanlar açısından, kurtulan insanlar açısından, depreme doğrudan maruz kalmayanlar açısından.

Enkaz altında kalanların yaşadıkları sıra dışı tecrübeleri anlatarak, bu hadiselerin herkeste tesirinin farklı olduğunu, travma, yas ve iyileşme süreçlerinin de birbirinden farklı ilerlediğini belirtti. Enkazdan kurtulanların ise, her şeylerini kaybetmelerine ve adeta sıfırlanmalarına rağmen eğer bu duruma bir yön verilebilirse yaşanılan hayatın anlamlı bir hale getirilebileceğini vurguladı.

 

 

Videolar