Makâsıdu’ş-Şerîa

🔸 Kavramsal çerçeveyi doğru oturtmamız gerekmektedir. Makasıdu’ş Şari, şeria mı yoksa teşri’ mi

Evvela bir semantik tahlil yapmamız gerekmektedir.

🔸 Şeriat kavramı, dinin birçok kavramı gibi yol manasındadır. Ancak su yolu anlama gelmektedir. İki anlamda kullanılır 1. Suyun oluşturduğu yol, 2. Bizi suya götüren yol.

🔸 Din dilindeki yol metaforu üç kısımda ele alınır: 1. Dinin kendisi için yol 2. Dinin dünya ve alem tasavvuru için yol 3. İnsanın rabbi ile ilişkisi de bir yol ve yolculuk üzerinden anlatılıyor. İnsan da bu üç yolun yolcusudur.

Tarik, sırat, sebil, minhac, sünnet, şeriat.

Yol maddi anlamda da hicaz için çok önemlidir.

Hudut, ayet, dalalet de yolla ilgili kavramlardır. Yolun en önemli özelliği harekettir. Hareketin de iki çeşidi vardır, bizi yolda tutan iki eylem: 1- cihat ve 2- içtihat.

🔸 Hudullah yoldan çıkmamızı önlüyor, ayet size yolu gösteriyor. Dolayısıyla yolda olmak dini yaşamak için çok önemli bir faktördür. Din bir yol ise, din durak veya menzil değildir. Bu onu hareketini durdurmak anlamına gelir. Şu halde başka bir dalalet çeşidi vardır. O da yolu durdurmaktır.

Yolun en önemli özelliği değişkenliğidir. Dünya hayatımıza bakışımızı da yola benzetiyor Hz. Muhammed sav.

🔸 Tekvini ve tenzili ayetler bize hem istikametimizi hem yolun süreklilğini hem de sonsuzluğunu gösteriyor.

🔸 Allah’la olan ilişkimiz de yol metaforu üzerinden ilişkilendiriliyor. Fefirru illallah “Şu halde Allah’a sığının.” “Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; (ama unutmayın ki) dönüş yalnız Allah’adır.”

Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek.”

🔸 Şeriat bir kaynağa dayanan bir yoldur. Kur’an’ı kerim birçok ayette شرع kelimesi geçmektedir.

 “O, Nûh’a buyurduklarını, sana vahyettiklerimizi, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya buyurduklarımızı size din kıldı ki o dini ayakta tutasınız.” burada dinle eşit anlamda kullanılmıştır.

“Yoksa onların ortak koştukları tanrıları var da Allah’ın izin vermediği kuralları bunlar için din mi yapıyorlar? Nihaî hükümle ilgili söz (hesabın âhirete bırakılması) olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilir, iş bitirilirdi. Ama o zalimler için can yakıcı bir azap var!”

🔸 Şeriat kelimesi kuranda bir yerde geçiyor.

“Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.”

bazıları buradaki kelimeyi daha dar manada ele alır.

🔸 Bir de şirat kelimesi var, “Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik.” Bu ayetten hareketle bazı alimlerimiz din ve şeriatı ayırırlar. Din ademden hateme gelen nizamın adıdır, sabittir değişmez. Şeriat ise peygamberden peygambere değişir.

🔸 Şari, modern Arapçada şehrin en büyük yoluna isim olarak veriliyor.

🔸 Acurri’nin kitabının adı eş-şeriadır. Burada henüz din şeriat fıkıh ayrımı yoktur. Her şey vardır.

Rağıb isfahanın zeria ila mekarimiş şeria diye bir kitabı var. ahlak kitabıdır aslında. Ahlakın da şeriatın içerisinde olduğunu söyler.

Rağıbın eserleri büyük bir ahlak projesidir

🔸 Zaman içerisinde anlam daralmalarına uğruyor. İlimler birbirinden ayrılınca daraldı.

Önce tamamen eş-şeriatu el-ahkamu’l-ameliyye li’ddin. Dini ameli ahkamın adı olmaya başladı. Burada bir daralma yaşıyor.

Kelamcılar akideyi alıyorlar, fakihler ibadeti.

🔸 Makâsıdı teşri üzerinde duracağız. Tefil vezni üzerine. Şeriat akideyi ve ahlakı içerisinde alır. Bu anlam daralmasından dolayı bunu anlıyorum. Ehli tasavvuf da hakikat şeriat ayrımı yaptılar. Ehli tasavvuf şeriatı ahkamın zahirine verilen bir kavrama dönüştürdüler.Hakikat ise şeriatın batınını hatta makasıdını ifade eden bir boyut kazanmaya başladı.

🔸 Makasıdu’ş-şarı hakkında söz söylemek çok zor bir şey. Bizim bir hadisten ve ayetten çıkardığımız neticeye bu şarinin maksadıdır demek için meşruiyet kaynağına ihtiyaç duyarız.

🔸 Şarinin hükmü üzerinde hükümde bulunmak doğru mudur. Taha Abduurrahman taksit ve tesir kavramlarından bahseder. Taksit: Hükmün şeriyetini ifade ediyor tesis ise meşruiyeti ifade ediyor. Bu murat şeri midir taksittir, bunun taksit olduğunu iddia etmek tesis midir?