Makâsıdü’l-Umran

🔸 Umran, İbn Haldun ile başlayan ve hassaten makâsıdla ilgilenenlerin çıkardığı yeni bir başlıktır. Maverdi’nin bazı eserlerinde de ilk nüveleri görülmektedir. Şu halde kavramsal temellerini İbn Haldun ve Maverdi atmıştır denilebilir. Şatibi’den sonra da Tahir b. Aşur ve Allal el-Fasi’nin eserlerinde çokça kendisine yer bulmuştur.

🔸 Kimileri bu alanı, fıkhu’l-umran veya ilmü’l-umran olarak isimlendirmiştir. Hakkında birçok akademik çalışma yapılmıştır.

🔸 İbn Haldun makâsıdı tarih ilmine uygulamıştır.

🔸 Lugatte amare (عمر) fiilinin zıttı harabedir (خرب). Yeryüzünü imar etmek başlığı altında insanlığın üç iştigal alanından bahsedilmiştir: Ziraat, zanaat ve ticaret.

🔸 Arapçada fu’lân vezni, çokluk, yenilik, büyüklük, doluluk ve bir şeyi mükemmel yapmayı ifade eder. Furkan ve Kur’an da aynı anlamdadır.

🔸 İnsanın yaşam süresine ömür denilir. Ömür de umran ile aynı kökten gelir ve bedenin ruhla imar edilmesine ömür adı verilir. Makâsıd açısından ele aldığımızda ise şunu söyeleyebiliriz, insan yeryüzünün imarına katkıda bulunmazsa ömür geçirmiş/yaşamış olmamaktadır.

🔸 Umran kelimesinin sözlüklerdeki anlamlarına baktığımızda maddi ve manevi olmak üzere ikiye ayrıldığı görülmektedir. Söz gelimi tarla ekmek maddi, bir insanın hidayetine vesile olmak manevi umrandır.

🔸 Kur’an’da imar etmek farklı sigalarıyla kırktan fazla yerde geçmektedir. Umranın bir ilim olarka teşekkül etmesine zemin hazırlayan temel dayanak Hûd suresinin 61. ayetidir: “Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden var etti ve size orayı mâmur hale getirme görevi verdi.” Bahsi geçen ayet, umranın temelini teşkil etmektedir. Bununla birlikte çok daha çeşitli ayetler bulunmaktadır.

🔸 Umran kelimesi ıstılahta ise üç boyutlu olarak karşımızda çıkmaktadır. İbn Haldun imran üzerinde dururken üç boyuttan söz eder. 1. Mekan: yeryüzü 2. İnsan: toplum 3. Toplumun yeryüzünde yaşarken bağlı olduğu kanunlardır. Bunun üçüne birlikte umran demektedir.

🔸 İlmü’l-Umranın konusu da bedevi ve hadari topluluklardır. İlmü’l-Umranın en büyük kaidesi de insanın tabiatı itibariyle sosyal bir varlık olmasıdır.

🔸 Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz hadisi doğrudan umrana işaret eder.

🔸 Tıp, mühendislik, madencilik, astronomi, madencilik gibi yeryüzünün imarını sağlayan ilimler geleneğimizdeki müfredatlarda kendisine yer bulmuştur.

🔸 Maverdî’nin Edebü’d-Dünya ve’d-Din kitabında umranın muhtevasını anlatan bazı tanımlar var. Örneğin ona göre, Dünya işlerinin muntazam ve uyumlu olması için 6 şey lazım: 1. Din 2. Egemenlik sağlayan bir devlet 3. Herkese şamil bir adalet 4. Herkesi içine alan bir güvenlik 5. Süreklilik arz eden üretim 6. Gelecek güvencesi. İnsanın salahı için ise üç şey lazım 1. Nefs-i kamile 2. Kuşatan bir ülfet 3. Maddi yeterlilik

🔸 İbn Aşur şöyle der: En büyük makâsıdu’ş-şeria, madeninden ormanına alemin zenginliğinden istifade etmektir.

🔸 Allal el-Fasi, şeriatın en büyük maksatlarından birisi yeryüzünü imar etmek ve birlikte yaşama nizamını korumaktır.

🔸 İstihlaf, teshir ve temkin ilmu’l-umranın temel çerçevseini belirleyen üç kavramdır.

🔸 İnsanın rabbiyle, diğer insanlarla ve yeryüzüyle ilişkisi olmak üzere umranı üçe ayırabiliriz.

🔸 Din olmadan medine, medine olmayan medeniyet, tedeyyün olmadan temeddün olmaz.

🔸 İlmü’l-Umran ele alınırken Farabi’nin el-Medinetü’l-Fadıla’sını unutmamak gerekir. Bu ikisi de umran ilminin çok önemli bir kaynağıdır. Bu açıdan incelendiğinde belki Maverdi’den daha fazla bilgi verecektir bize.

🔸 Makâsıdı makâsıdu’l-amme, makâsıdu’l-hassa ve makâsıdu’l-cüziye olmak üzere nasıl üçe ayırıyorsak umran da üçe ayrılmaktadır. Amme: Topluca hassa: aile kurmak, okul yapmak cüzi makâsıd: kişiyi ve bireyi ilgilendiren boyutudur.