Ahmet b. Hanbel ve Hanbelî Usûlü
İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI | 4 Mart 2021
Hanbelîliğin Doğuşu
- Hanbeliliğin ortaya çıktığı dönemde İslâm dünyasında çoğu alanda hareketli bir dönem yaşanmakta, nüfus, beldelerin sayısı, farklı din, dil mensubu vatandaşların sayısı giderek artmaktaydı.
- Yeni Müslüman olanlarla ilk Müslüman arasında eğitim öğretim başlamış, kelam tartışmaları zorunlu olarak ortaya çıkmış, Allah’ın varlığını ve birliğini kozmik deliller gibi yeni delillerle temellendirmek gerekmiştir.
- Kûfe’de, Bağdat’ta, Horasan’da karşı karşıya kalınan diğer insanlara imanın temellerini anlatmak gerekmiştir. Tevhit, Mebde, mead nedir? gibi sorulara Müslüman âlimler yüksek bir özgüvenle cevap vermeye başladılar. Özellikle ilk defa tevhit ve teslis karşı karşıya geldi. Yahudi-Hristiyan kelamı ile İslam kelamı ilk kez karşı karşıya geldi.
- Hicrî 207’de ilk tercüme hareketleri başladı. Kelam sıfatının Allah’ın zatı mı gayrı mı olduğu tarzında kelamî tartışmalar başladı. Bu tartışmalar Cehm b. Safvan ile daha sonra Cehmiyye mezhebini oluşturdu. Cahd b. Dirhem ve Cehm b. Safvan bu tartışmayı başlattı ve “Kur’an mahlûktur” dedi.
- Me’mun döneminde “Kur’an mahlûktur” düşüncesi devletin resmi görüşüne dönüştü. Bu düşünceyi savunmayan kadılar görevden alındı. Müftilerin fetva görüşü elinden alındı, Ahmed b. Hanbel hapse atıldı.
- 16 sene sonra Mütevekkil bu ihtilafı bitirdi. Ahmed b. Hanbel hapisten çıktı ve İslâm dünyası yeni bir kahramanla tanışmış oldu. Belki bu hadise yaşanmasaydı Ahmed b. Hanbel sadece hadisçi olarak kalacaktı, Hanbelilik mezhebi ortaya çıkmayacaktı.
- Hanbelilik mezhebini doğuran Halku’l-Kur’an tartışmasıdır. Daha sonra beraberinde Selefiyye’yi bir ideoloji, dar bir metot olarak ortaya çıkardı. Kendisinden önceki üç mezhebe tavır alan, “hadis varken reye ihtiyaç yoktur, zayıf hadis reyden iyidir” anlayışıyla her şeyi bir tarafa bırakan bir anlayışla Hanbelilik mezhep olarak ortaya çıktı.
Ahmed b. Hanbel
- Ahmed b. Hanbel farklı görüşlere göre, Afganistan’da, Bağdat’ta ya da Merv’de dünyaya geldi. Bu ihtilaf ailesinin dışarıdan gelmesinden kaynaklanır.
- Babası küçükken vefat eder. Annesi kendisinin ilim tahsilinde çok önemlidir.
- Daha çok hadisle iştigal eder, hadis toplar. Annesinin vefatından sonra Yemen’e, Hicaz’a, Şam’a gider. İslam merkezleri arasında gidip gelir. Şafi ve İmam Muhammed’den dersler alır ama hayatından fıkıhla ve içtihatla öne çıkmadığı görülür. Usûle bağlı değildir, hadisçiliği ağır basar.
Hanbelilik Mezhebinin Teşekkülü
- Ahmet b. Hanbel’in oğlu Abdullah’ın da talebesi olan Ebu Bekir el-Hallâl kendisinden yaklaşık 100 sene sonra görüşlerini cem eder.
- Sonra bunu İbn Hamid el-Varrâk devam ettirdi. İlk defa bir fıkıh mezhebi olarak 4. asırda ortaya çıkmaya başlar.
- “Rey dinimizi bozuyor, hadisten başka yol gösterecek bir şey olmaz” diyerek, bazen şiddete dönüşerek bazen Hanefi ve Eş’arilerle kavga ederek yoluna devam eden bir grup olarak ortaya çıkarlar.
- Osmanlı'nın yıkılışı ve Suudi Arabistan’ın kuruluşuna kadar hiçbir zaman Hanbelilik devlet nezdinde yargı-fetva sisteminde yer bulamaz.
- Osmanlının yıkılışında Hanbelîliğin Ortadoğu’da neredeyse birinci mezhep oluşunu anlamak için üçüncü asrın Bağdat'ına gidip Ahmed b. Hanbel'i ortaya çıkaran fikri ve siyasi sebepleri bilmek gerekir. Bu fikri ve siyasi sebepler bugün de hala devam ediyor.
- Geleneğimiz içerisinde Ahmed b. Hanbel'in fakih olup olmadığı tartışılmıştır.
- Taberî üç mezhebi anlattığı kitabında fakih değil hadisçi olduğu görüşünden hareketle Ahmed b. Hanbel'e yer vermez.
- Tahavî, Debûsî, Nesefî ve Semerkandî de Ahmed d. Hanbel'in fakih değil muhaddis olduğunu söylediler.
- İbn Abdilber Kitabu’l-intika'da üç imamın hayatını yazmış ve orada Ahmed b. Hanbel'e yer vermemiş, gerekçe olarak Taberî’nin gerekçesini aynen nakletmiştir. Bu beraberinde pek çok tartışmayı getirir. Buna rağmen Hanbelî mezhebi dört mezhep arasında yerini almıştır.
- Hanbelî mezhebi üç merhalede ele alınır:
- Birinci merhale; mütekaddimin merhalesidir. Ebu Bekr el Hallal'ın (ö. 311) Ahmed bi Hanbel’in görüşlerini cem ettiği el-Cami’ kitabını yazmasıyla başlamıştır. Bu merhale Ahmed b. Hanbel’in vefatından h. 403’e kadar devam etmektedir.
- İkinci merhale; Hanbelîliği bir mezhep olarak usûle kavuşturan tabakadır. 403 ve 884 arasındadır. Kadı Ebu Ya’la’nın Kitabu’l-Udde adlı bir usûl kitabı vardır. İbn Âkîl nizamiyede hoca olur.
- Üçüncü merhale; Hanbelî usûlünün ortaya konduğu üç usûl kitabı yazılmıştır: Kadı Ebu Ya’la- Kitabu’l Udde, İbn Akîl- el-Vâzıh, Ebu’l Hattab- Kitabu’t-Temhid Hanbelî usûlünün ilk eserleridir.
- Hanbelîliği İslâm dünyasında yaygın bir mezhebe dönüştürmek için İbn Kudâme başta olmak üzere daha sonraki âlimler tarafından çeşitli eserler kaleme alınmıştır.
- İbn Teymiyye tarafından yazılan Ravdatu’n-Nazır ve Cünnetü’l-Munâzır kitabı güzel bir usûl kitabıdır.
- Sonraki Hanbelîler İstıshab kavramı üzerinde durmuş, istihsana ve maslahata karşı çıkmışlardır.
- Necmettin Tûfî maslahatı nassın önüne geçirecek bir teoriyle karşımıza çıkmış, Necid ulemâsından Muhammed b. Abdulvehhab bu görüşü benimsemiştir.
- Hanbelîlik sadece Suud’da kalmamış, Medine İslâm Üniversitesi’nin kurulması sayesinde buradaki fikirler bütün İslâm dünyasına yayılmıştır.
Hanbelî Usûlü
- İbn Kudâme’nin usulünü, İbn Âkil’in usulünü, ebu’l Hattab'ın Kitâbu’t-Temhîd'ini, İbn Teymiyye ve İbn Kayyim’in yazdıklarını topladığımızda Ahmed b. Hanbel henüz hayattayken diğer üç mezhep imamının görüşlerine uyulmaması yönünde arkadaşlarını uyardığını görüyoruz.
- İslam medeniyeti genişliyor. Kelam felsefe ve rey ortaya çıkıyor. Bunlara karşı kitap ve sünnetin zahiri ile hareket edilmesi gerektiğini savunuyor.
- Fakat zaman içerisinde Hanbelî mezhebi içerisinde esneklik oluşuyor.
- Bu esneklik nereden kaynaklanıyor? Ahmed b. Hanbel’e göre bir konuda eğer dört sahih hadis varsa ve bunlar birbirine muhalifse dört hüküm var demektir. “Madem hadis vardır ve sahihtir hepsini kabul ederiz” der.
- En önemli yönü naslara tatbik edilecek bir yöntemi olmamasıdır. Bu sebeple modern zamanda Selefilik, kendisine en yakın Hanbelîliği bulmuştur.
- Diğer bir yönü daha sonra İbn Kayyim gibi bazı âlimler tarafından daha çok geliştirilen İstıshab kaidesini kabul etmeleridir. Bir şey ne ise o hal üzere bırakmak istishabdır.
- Hanbelîlerde Kitab'ın zâhiri esastır. Kıyas zaten hiç yoktur.
- İbn Teymiyye’nin usûl-i fıkha yönelttiği en büyük eleştiri kıyas ve istihsanı kullananlara yönelik olmuştur.
- Fakat sahabenin sözleri zayıf hadis dahi olsa, reyden daha değerlidir. Bu sebeple hadis varsa içtihatta bulunulamaz.
Hazırlayan Rabia Sena Çakır