İmam Mâlik ve Muvatta’


İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI | 4 ŞUBAT 2021

Mezhepleri Oluşturan Unsurlar

  • Mezhepleri doğuran amiller aynı zamanda devlet müessesi de olan; kaza, fetva ve eğitimdir.
  • İbn Hazm, Hanefilik ve Mâlikîlik mezheplerinin, devlet yöneten mezhepler olduğunu söylemiştir. Bunun avantajları ve dezavantajları olsa da bir devlet eğer yargı ve fetva makamını kurmuşsa oraya başvuran insanların hangi içtihatlarla yargılandığı önemlidir. Eğer Hanefiliğin ortaya koyduğu içtihatları yargı sistemi hüküm olarak kabul etmişse orada Hanefiliği temellendirecektir.
  • Her seviyedeki insana din bilgisi öğretilirken hangi fıkhın esas alınacağı sorusunun cevabı aynı şekilde mezheplerin oluşumunda etkili olmuştur.
  • Siyaset-coğrafya ilişkisi açısından, dinin yorumunun devlet marifetiyle değil ilim yoluyla yapılmasını sağlamak amacı da usulü doğuran önemli amiller arasında sayılabilir.
  • Hadisin çokluğu veya azlığı da önemli bir etkendir. Hadis külliyatının büyük kısmı Maveaünnehir’de son şeklini aldı.

Mâlikîlik

  • Mâlikîliği doğuran en önemli unsur Medine faktörüdür. Kim olursa olsun bir fikir, düşünce, inanç, fıkıh, din nerede doğmuşsa gidip oradan almaya çalışırız. Medine daru’s sünne, daru’l hicredir. Peygamber İslam’ın bütün esaslarını orada inşa etti.
  • Mâlikîliğin Hanefilikten hemen sonra bir otorite kazanmasının en büyük sebebi sadece İmam Mâlik’in içtihat gücü ve takvası değildir. Özellikle Medine faktörü önemli olmuştur. Diğer bir özelliği de Medine’de oturan bir insan Irak’a Endülüs’e gideyim demek zorunda değildir ama herkes Medine’ye hac ve umre sebebiyle gelmek zorunda kalmıştır. O dönemdeki hac ibadeti, âlimler sirkülasyonunun en büyük kaynağıdır. Medine’nin merkezilik vasfı Mâlikî mezhebi için en büyük etkendir.
  • İslam’ın ilk ihtilafları büyük oranda Medine’nin dışında gelişti. Medine’nin dışındaki yerlerde güvensizlik oluştu. Şiilik Kûfe’de, Mutezile Basra’da, Cehmiye Horasan’da, Kaderiye Basra’da doğdu. Medine bunlardan uzak kaldı.
  • Mâlikî mezhebinin doğuşunda tedvin faktörü de etkilidir. Yani âlimler grubu kendilerini anlatan eseler yazmışsa ve yayılmaya başlamışsa sahip oldukları bilginin yayılması, yerleşmesi önem kazanır.
  • İmam Mâlikî’yi bu noktada önemli kılan bir husus da Muvatta' isimli bir eser inşa etmiş olmasıdır. Muvatta sadece bir hadis kitabı değildir. İmam Şafii iki asır sonra bizim Buhari için kullandığımız “Buhari’den sonra en sahih kitap” ifadesini Muvatta için kullanmıştır.
  • Mâlikî mezhebini anlatan amel-i ehl-i Medîne kavramı vardır. Aslında Muvatta tam da Medine ehlinin amellerini bir araya getiren kitaptır. Rivayetten ziyade Medine ehlinin tatbikatı vardır.
  • İbn Abdilber gibi âlimler 25 cilt şerhler yapmışlardır. Ona dayanarak Mâlikî mezhebinde el-Müdevvene yazılmıştır. Bu eserde yüz bin mesele yer almıştır. Onun için İmam Mâlik’in Muvatta’ı ümmetin üzerinde ittifak ettiği bir eserdir.
  • İmam Mâlik rey, rivayet ve tatbikatı birleştiren bir mezhep imamıdır. Sadece reyci ve sadece hadisçi değildir. Onun en önemli eseri Muvatta, Medine’nin Peygamber, sahabe ve hatta ilk tâbiûn döneminin hafızasını bize aktaran bir kitaptır.
  • Muvatta’ı usûl açısından okumak çok önemlidir. Şafii’nin Risalesinde yer verdiği usûlün temel kavramlarının bir kısmını Muvatta’da bulabilirsiniz.
  • İmam Malik’in Usûlü
  • Hanefi ve Şafi usûlü mukayese edilirken Hanefiler imamlarından usûl almadılar ama bir füru nakledildi. O füru üzerinden okuma yaparak Hanfilik usulü öyle belirlendi denmiştir. Mâlikîler de böyle yapmışlardır. Nitekim Bacilerden Karafilere kadar sonraki Mâlikî usûlcülerinin yaptığı budur. Geriye dönerek Muvatta’ı ve fetvaları tahlil ederek Mâlikî usûlünün İmam Mâlikle başladığını ifade ederler.
  • Mâlikîler Mâlikî mezhebini bir cemaat, bir topluluk usûlü olarak kabul ederler çünkü fukah-ı seb’a denilen Medine’nin yedi büyük fakihi bütün bilgilerini İmam Mâlik’e vermiştir. İmam Mâlik onları cem etmiştir. Sahabe- Tâbiû’un müşterek kurdukları ama Mâlik’in derlediği bir mezhep olarak takdim edilmesi önemlidir. Aynı şey Hanefîlik için de söylenebilir.
  • İlk Mâlikî kaynaklarına bakıldığında usûl kavramı, kaynaklar ve asıllar olmak üzere iki manada kullanır. İmam Mâlik’in kendi ifadelerinden hareketle manası ele alındığında kaynaklar; kitap, sünnet, icma, kıyas Mâlikle birlikte temellenmiştir.
  • İlk Mâlikî kaynaklarında usûl kelimesi sadece kaynaklar manasında değil asıllar olarak hem usûl-i âm yani genel asıllar hem de usûl-i hâs tikel meselelerde farklı delillerin bir araya getirildiğinde bizim vardığımız önemli büyük kaidelere usûl adı verilmiştir. Bu usûlün ilk anlamıdır.
  • Mâlikî usûlü dendiğinde birçok asıl vardır. Yani Mâlikî mezhebi bu asıllar üzerine bina edilmiştir.
  1. El nassul kitab (Kitabın nassı, umumu): Yani genelinden elde ettiğimiz ilkeler. Daha sonra Mâlikî uleması makâsıdı buradan çıkaracaktır. Aynı şekilde
  2.  Nassu’s-sünne: Burada da delalet mebhaslerindeki nastan çok kitabın ve sünnetin genelinden elde edilen büyük ilkeleri kastediyor.
  3.  Amel-i ehl-i Medîne. Medine alimlerinin tatbikatları kastedilir.
  4. Zahirul kitab: Kitabın zahirinden anlaşılan demektir.
  5. Delilul kitab: Aslında Hanefilerin kabul etmediği Şafiilerin mefhumu muhalefet yani bir hükmün zıddının kabul edilemeyişidir.
  6. Mefhumul kitab: Zahirinden anlaşılamayıp mefhumundan anlaşılan demektir.
  7. Tenbihul kitab: Kitabın işaret ettiği demektir. İlleti buradan çıkarmıştır. Bu ilkeler aynıyla kitab ve sünnette vardır.
  8. Tenbihu’s Sünne.
  9. Zahiru’s-sünne.
  10. Mefhumü’s-sünne.
  11. İcma: Mâlik’in icma’ı, ehli Medine’nin icma’ıdır.
  12. Kıyas: Fakat bu kıyas sadece hükmü olmayan meselelerin hükmü olan meselelere benzetilmesidir.
  13. Kavlu sahabe: Sahabe sözleri.
  14. İstihsan. Mâlikîlerin istihsanı ile Hanefilerin istihsanı farklıdır. Aynı kavramı kullanmışlardır.
  15. Seddü’z-Zeria.
  16. İstishab.
  17. Maslahatı mürsele
  18. Şeru Men Kablena.
  • Burada bu kavramlar bütün mezheplerde görülebilir ama Mâlikîlere göre usulde en önemli konulardan bir tanesi nüansları tespit etmektir.

Muvatta’

  • Yetmiş ıstılah Mâlik’in Muvatta’ında “amel-i ehl-i Medîne” kavramını ifade eder.
  • Mâlikîn Muvatta’ı aynı zamanda bir içtihat kitabıdır. İçinde hadisler de olmasına rağmen hadis kitabı değildir. Mâlik “Bizim nezdimizde üzerinde ittifak edilen konu/durum budur. Bu da “amel-i ehl-i Medîne”dir. Bu konuda sünnet vârid olmuştur ve üzerinde hiçbir ihtilaf olmamıştır. Bizim beldemizde ehli ilmin savunduğu görüş budur. Medine’de olan bütün ilim ehli de böyle düşünür” demektedir.
  • Bu konudaki görüşlerine: “Medine’nin içtihatlarını Muvattadan toplayabilirsiniz. Sünnetle amel edilen amel arasındaki fark şudur. Bizde bu konuda ittifak edilmiş bir konu ve görüş yoktur. Benden önce geçenlerden böyle bir şey işitmedim amel bunun üzerinde değildir. İlim ehlinden işittiğim en uygun görüş budur.” şeklinde devam eder.
  • Bu 70 ifadeyi topladığımızda üçe taksim edebiliriz. Birincisi Medine ehlinin üzerinde icma ettiği konulara amel-i ehl-i Medîne der. 70 ifadenin bir grubu, Medine ehlinin icma ettiği konulardır. İkincisi ise ihtilaf olmayan konulardır. Yani icmayı bilmiyor ama ihtilaf edilmediğini biliyor. Üçüncüsü ise ihtilaf edilen ama çoğunluğun uyguladığı meselelerdir. Bunlar özellikle amel-i ehl-i Medîne’yi ve Mâlikî usûlünün nasıl oluştuğunu tespit etmek bakımında önemli kavramlardır.
  • Mâliki usulünde istihsan, maslahat, şer’u men kablenâ, icma ve kıyas var ama tanımları farklıdır. En bariz fark istihsan kavramındadır. İstihsan kavramını Hanefiler de kullanmıştır, hatta müesseseleştirmiş ve Fıkıhta ilke haline getirmiştir.
  • İmam Mâlik’in istihsanı iki delilden birini tercih etmek olarak anlaşılmıştır. Hanefiler kıyası terk ederek güzel ve iyi bulduklarını nitekim makasıdı dikkate alarak kabul etmişlerdir.
  • Bir başka farklı tanım seddü’z-zeria tanımıdır. Seddüzzeriayı vesile olarak kabul ediyor. Harama giden yolu haram mekruha giden yolu mekruh kabul etme tanımının İmam Mâlik döneminde dahi kullanılmaya başladığının görüyoruz.
  • Mâlikîlik diğer mezheplere göre iki kavramla ayrıcalıklı konuma çıkmıştır. Amel-i ehl-i Medîne ve masalihi mürsele. Buna istidlali mürsel de deniyor. Hakkında nas bulunmayan maslahatlara masalihi mürsele, istislah adı veriliyor. Bu tanım aynen Mâlike aittir ve diğer tanımlardan farklıdır.
  • Şeru men kablena iptal eden başka bir nas söz konusu değilse hemen hemen diğer mezheplerden kabul görmüştür.

Hazırlayan: Rabia Sena Çakır