İmam Şâfiî ve Usûlü


İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI |  25 Şubat 2021

  Hayatı

  • İmam Şafii (ö. 204/820)  Gazze’de dünyaya gelmiştir.
  • İki sene sonra babasının vefatı üzerine annesiyle beraber Mekke’ye yerleşmiştir. Çocuk yaşta Kur’an hafızı olmuştur. Hadis hafızı olduğu da söylenmektedir. Dolayısıyla hadis ilminin o dönemde eğitim sitemi içinde çocuklara da öğretildiği anlaşılmaktadır.
  • Fasih Arapça öğrenmek için Huzeyl Kabilesinde yedi yıl kalmıştır. Şafii’nin dil vurgusunun altında bu etmenin yattığı söylenmektedir. Mekke’de yirmi yaşına gelmeden fetva verebilecek konuma gelmiştir. 
  • Medine yıllarında İmam Malik’in talebesi olmuş, o vefat edene kadar yanından ayrılmamıştır. İmam Malik’in vefatından sonra Bağdat’a gitmiş, burada da Ebu Hanife’nin talebelerinden İmam Muhammed’in talebesi olmuştur.
  • Mekke’de Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Zübeyr mektebinde bulunmuş, Medine’de İmam Malik mektebinde yetişmiştir. Bağdat’ta ise Ehli Rey mektebinden dersler almıştır. Böylece, bu üç mektebi öğrenme imkânına sahip olmuştur.
  • Mekke’de müstakil bir medrese kurmuş, burada dersler vermiştir. İslam dünyasının muhtelif yerlerinden gelen insanlar İmam Şafii’den dersler almıştır.
  • Mekke’den sonra Bağdat’ta, ardından Mısır’da yaşamış; Mısır’da yeni görüşleriyle mezhebini kurmuş ve er-Risale isimli eserini yazmıştır.
  • 54 yaşında hicri ö.204 yılında vefat etmiştir.

Usûl Anlayışı

  • İmam Şafii’nin el-Kitap dediği, er-Risale adlı eserini sadece usul kitabı olarak değil, o dönemde yaşanmış büyük ihtilafların tarihi belgesi olarak görmek gerekir. Bu eserini Müslümanlar arasındaki ihtilafların çözümü için kaleme almıştır.
  • İmam Şafiî’nin en önemli eserine, Ehli Hadis’ten Abdurrahman b. Mehdi’nin, Kur’an’ın nasıl anlaşılması gerektiğiyle ilgili, hadislerin sahihinin sakiminden nasıl ayrışacağı, mürsel haberler ve nasih-mensuha dair sorularına cevap niteliğinde olması nedeniyle “er-Risale” denmiştir.
  • Risale Ehl-i Irak ile Ehl- Hicaz arasındaki beş büyük problemi çözmek için kaleme alınmıştır. Bunlar;
  1. Ehli Rey ile Ehli Hadis arasında ihtilaflar yaşanmaya başlanmıştır. Hadis üzerinden yeni bir dünya kurmaya çalışan bir ekol doğmuştur. Bu ekol ile Ehli Fıkıh arasındaki ihtilafların çözümüne dair bir usul ihtiyacı hâsıl olmuştur. İmam Şafii er-Risale’de, ihtilafı yönetmek ve Müslümanlar arasındaki vahdeti sağlamak için bir usule gerek olduğunu açıkça belirtmiştir.
  2. İmam Şafii Bağdat’a gittiğinde Mutezile henüz doğmuştur. er-Risale’de Mutezile Kelam Mektebinin açtığı tartışmalarına cevap vermiştir.
  3. Yeni meseleler arttıkça, hadis ve rey’in de artmış olması ve hadislerin sahihini sakiminden ayırmak için usule ihtiyaç duyulmuştur. Bu yönüyle Er-Risale en önemli hadis usulü kitabıdır.
  4. er-Risale iki nazariyeyi barındırmaktadır bunlar: Beyan ve Haber nazariyeleridir. Beyan nazariyesi ile Kur’an ve Sünnet’le ilişkinin nasıl kurulması gerektiğini belirtmiştir. Zaman geçtikçe artan reylere bir çerçeve çizmek gerektiğini düşünmüştür. Haber nazariyesi ise hadis ile amel etmenin keyfiyeti hakkında bilgi vermektedir.
  5. İslam coğrafyası genişledikçe Arapça zayıflamaya başlamış, yabancı kelimeler dile girmiştir. İmam Şafii Risale’de Arapçanın önemini vurgulamıştır, çünkü Arapça bozulursa nassın anlaşılması zorlaşacaktır. Beyan nazariyesi bir açıdan da bu meseleyi ele almıştır.
  • Müslümanlar arasındaki ihtilaflar artmıştır, bu ihtilafların yönetilmesinin usule bağlı olduğunu bilen İmam Şafii orta yolu bulmaya çalışmıştır. Ehli Hadis’i rey konusunda, Ehli Rey’i de hadis konusunda ikna etmeye çalışmıştır.
  • İbtaû’l-İstihsan’ı yazmıştır. İstihsanı ve içtihadı düzenlemeye, kıyasa çerçeve çizmeye çalışmıştır.
  • En önemli konularda daraltmaya gitmiştir. Te’vili delalete, içtihadı da kıyasa indirgemiştir. Bu iki daraltma, makasıdcılara kadar Ehli Sünnet’in iki ana düşüncesine dönüşmüştür. Cüveynî, Gazali, İbn Teymiyye, İbn Kayyim, İzz b. Abdisselam, Kârâfi gibi âlimlerin bu daraltmaları açmak için çabalarını görmekteyiz.
  • Bu orta yol düşüncesi Ehli Sünnet’in ana fikrine dönüşmüştür. Cabiri, İslam düşüncesini üç mektebe bağlar; beyan, burhan ve irfan. Beyanın müessisi olarak da İmam Şafii’yi zikreder.

Beyan Nazariyesi

  • İmam Şafii beyanı, er-Risâle’de şu şekilde tarif eder: “Beyan pek çok şeyi kapsayan genel bir isimdir. Asılları birleştirir, fer’i meseleleri ayrı şubelerden oluşur ama beyan hepsini içine alan bir üst kategoridir.  Beyanın ifade ettiği farklı manalar, Kur’ân’ın nazil olduğu lîsanda, bütün insanlığa hitabı ifade eder.”
  • Beyanı beş kısma ayırıp, usulün ilk kaidelerini örmüştür;

Birinci derece; Allah’ın mahlûkata katî olarak beyan ettiği hükümlerdir. Apaçık şekilde zahirdirler. Tevile ihtiyaç yoktur. Namazın, orucun, zekâtın, haccın farzları buna bağlıdır.

İkinci derece; Bir şeyin farz olduğunu Kur’an bildirir, sünnet nasıl yapılacağını beyan eder. Namaz için abdestin gerekliliği gibi. Aslında bu örnekler de birinci kategoride değerlendirilebilir, ama Şafii buraya almıştır.

Üçüncü derece: Farzın aslı Kur’ân’da vardır, fakat keyfiyetini sünnet beyan etmiştir. Namazın kaç rekât, hangi vakitlerde kılınacağını, sünnet beyan etmiştir. İkinci ile üçüncü dereceler arasında bir nüans vardır.

Dördüncü derece: Sünnetin tamamı zaten Kur’ân’ın beyanıdır. Kur’ân’ın meskût bıraktığı, Peygamber tarafından ortaya konulan hükümlerdir.

Beşinci derece: Kur’an’da ve sünnette bulunmayan, ama içtihat ile belirlenmesi gereken hususlardır. (Şafii içtihadın kıyas olduğunu belirtmiştir.)

  • Er-Risale 1934’te Hollandacaya, 1961’de İngilizceye, 1972’de Fransızcaya çevrilmiştir. 1990’larda da Türkçeye çevrilmiştir.
  • Er-Risâle’nin bölümlerine baktığımız zaman, daha sonraki usulleri etkileyen bir bölümlendirme görmekteyiz. El-Kitab, el-Sünne, el-İcma, el-Kıyas farklı bölümlerin adıdır. 
  • İstihsan konusunun iptalini önerir. “Sahabenin icmaı söz konusu olduğunda bu zaten sünnettir, ayrıca icma demeye gerek yoktur” der.  “İnsanların bedenleriyle bir araya gelip icma etmeleri yoktur. Ancak düşünceleriyle bir araya gelmeleri söz konusudur” der ve icmaı temellendirir.
  • Haber nazariyesinde bir hadisin sahih olmasının şartlarını sıralamıştır. Hem Ehli Rey hem de Ehli Hadis tarafından yani ümmet tarafından, genel ölçüler olarak pek çoğu üzerinde ittifak edilmiştir.  Ahad, mürsel, zayıf hadisler meselesinde İmam Şafii’nin yaptığı tanımlar İbn Salah’a kadar da kabul edilen kriterler olmuştur.

Er-Risale Bir Usul Müdür?

  • İlk tedvin edilen eser olduğu için bir usuldür. Hz. Ömer döneminden itibaren usulün temellerinin nasıl atıldığını, farklı okullarda da nasıl dile getirildiğini biliyoruz.  Ama daha sonra, Şafii, Maliki ve Hanbelî âlimler, İmam Şafii’yi usulü ilk dile getiren kişi, er-Risale’yi de ilk usul kitabı olarak görmüşlerdir.
  • Cüveynî el-Burhan’da usulün kurucusu olarak İmam Şafii’yi metheder. Fahreddin Razi, mantık ilmi için Aristo, aruz ilmi için Halil b. Ahmet neyse, usul ilmi için de İmam Şafii odur, demiştir.  İbn Haldun da Maliki olduğu halde usulün kurucusu olarak Şafii’yi görmektedir.
  • Er-Risale yazıldıktan hemen sonra tedavüle girmemiştir.  Bu esere o dönemde şerhler yapılmıştır, ama günümüze ulaşmamıştır.  Er-Risale’nin İslam beldelerinde ses getirmeye başlaması, İmam Şafii’nin vefatından yüz sene sonradır. Usul ilminin çok daha ciddi tartışılmaya başladığı zamana tekabül etmektedir. 
  • Er-Risale’ye Cassas ve Nevbahtî tarafından ciddi eleştiriler yapılmıştır.
     

Hazırlayanlar: Ayşe Cüceler, Meryem Şahin