Hanefî ve Malikî Usullerinin Karşılaştırılması


İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI | 18 Şubat 2021

  • Mezheplerin oluştuğu dönemde iki usul bulunmaktadır. Birinci usul, nass ve hadis eksenli olup mümkün olduğunca reyi dikkate almaz, kıyasa yönelmez, sahabe ve tâbiînin üzerinde ittifak ettiği meseleleri esas alır. Din ve hayat arasındaki ilişkide dini merkeze koyar. İkinci usul ise, nassla beraber aklı ve re’yi de aktif olarak kullanır. Maslahat ve istihsanı dikkate alarak kıyasa yönelir. Din ve hayat arasındaki ilişkide hayatı da dikkate alır. Bu iki usul dikkate alındığında Hanefilik ve Malikilik istinbata ve içtihada bakışlarında olduğu gibi birçok konuda aynı yerde durur.
  • Ehl-i hadis ve ehl-i re’y olmak üzere iki ekol vardır. İmam Mâlik’in ehl-i hadis, İmam Ebu Hanife’nin ehl-i re’yin başında yer aldığına dair kalıplaşmış bilgiler yer alsa da Ebu Hanife ne kadar ehl-i re’yse, İmam Mâlik de o kadar ehl-i re’ydir; İmam Mâlik ne kadar ehl-i hadis ise Ebu Hanife de o kadar ehl-i hadistir.
  • İki mezhebin de akıl-nakil ilişkisine, deliller hiyerarşisine bakışları temelde aynıdır; detaylarda farklılıklar ortaya çıkmaktadır.
  • Bütün mezheplerde deliller sisteminde Kur’an-ı Kerim birinci sıradadır. Ebu Hanife de bu ilkeden hiç şaşmamıştır. Ebu Hanife’nin kendisinden nakledilen bir rivayette usulünü “Önce Allah’ın kitabını alırım, bulamazsam sünnetle amel ederim, eğer orda da bulamazsam sahabe kavline bakarım” şeklinde tarif ettiğini görüyoruz.
  • Ebu Hanife tâbiîni değil fakih sahabeyi dinin kaynağı olarak görür. Yani rivayet neslini değil, şehadet neslini esas alır.
  • Deliller hiyerarşisinde ikinci sırada sünnet gelmektedir. Sünnetin dindeki delil oluşu, mezhepler arasında farklılık arz eder.
  • Ebu Hanife’de Maruf Sünnet diye bir kavram vardır. Hanefilikte Haber nazariyesi, özellikle Âhad haberlere bakış çok farklıdır. Uygulanagelen sünnet ve haber arasındaki ilişkiyi farklı düşünür. İmam Mâlik’te amel-i ehli Medine kavramı vardır. Hatta sünnetin içinde değil ayrı bir kategoride yer alır. Şafiilikte sünnet ve hadis eşittir. Hanbelilikte de hadis sünnetten daha önce gelir.
  • Deliller sıralamasında üçüncü sırada kıyas vardır. Kıyas da mezheplere göre farklıdır. İmam Malik kıyastan ayrılıp maslahata Ebu Hanife ise istihsana yönelmiştir. İkisi arasında mahiyet farklı olsa bile ortak noktaları vardır. Kıyasta her iki mezhepte uygulama farklıdır.
  • İmam Malik’in Muvatta’ı sadece hadis kitabı değil Medine’nin o günkü hafızasıdır. İslami ilimlerin nasıl geliştiği hadisin nasıl değiştiğini gösterir. Daru’l-hicre ve daru’s-sünne olan Medine’de ortaya çıkan içtihatlar İmam Mâlik nezdinde delil olur.
  • Kötüye giden yolu kapatmak için içtihatta bulunmak anlamına gelen sedd-i zeria kavramını usul ilmine Malikilik kazandırmıştır.
  • İki usulü mukayeseli olarak ele aldığımızda öncelikle ümmetin önünü açma ve din ile hayat arasında daha rahat ilişki kurulmasını sağlama noktasında ikisi de ortaktır.
  • İki usul de katı/şedid değildir. İslam’ın kolaylık prensibi üzerine bina edilmişlerdir. İtidal vardır. İfrat ve tefrit yoktur. Bütün meselelere ilmi pencereden bakma boyutu vardır. Her iki usul de toplumsal realiteleri dikkate alır, maslahat, istihsan ve örfü delil olarak kabul etmek noktasında ittifak etmişlerdir.
  • Bir usul bir de aslu’l usul yani bir büyük usul bir küçük usul vardır. Büyük usul, nasla akıl, akıl-nakil, din-hayat arasında ilişki kurmaktır. Yeni meselelerde serbestçe içtihat etmektir. Hanefî Usulü ve Malikî Usulü, büyük usul ve küçük usulün temel ilkelerinde birleşmişlerdir. Bunların ürettikleri medeniyetler arasında da bir ilişki kurulmuştur.  Küçük usul ise usul-i fıkıhtır.