İmam Şafi'den Gazali'ye Kadar Usul


İDE AKADEMİ 2020-2021 | DERS NOTLARI | 11 Mart2021

İmam Şafi'den Gazali'ye Kadar Usul

  • İlimlerin serüveni tedvin dönemiyle başlayıp tasnifle devam eder. Tasnif dönemini şerhler ve haşiyeler takip eder.  Usul ilmi de bu serüvenden bağımsız değildir.
  • Usul nüzul ile başlamış, Hz. Peygamber ile birlikte menhece dönüşmüş, şehâdet nesliyle kavramları ve kuramları oluşmuştur.
  • Özellikle, başka medeniyetler ile karşılaştığında deliller sistemi, hiyerarşisi, asıllar, asıl-fer ilişkisi, cüz-kül ilişkisi oluşmuştur. İmam Şafii’nin er-Risale’si ile birlikte tedvine kavuşmuştur.
  • Er-Risale ile Mustasfa’yı, el-Mahsul’u, Cessas’ın el-Fûsul fi’l Usûl’unü mukayese ettiğimiz zaman arada çok fark olduğunu görmekteyiz. Şafii’in er-Risale’si daha sonra tekâmül eden usul kitaplarının üçte birini ifade etmektedir. Konuları, kavramları ve kuramları bakımından da durum bu şekildedir.
  • Er-Risale’de; beyan nazariyesi, nasih-mensuh, has ve amm, emir ve nehiy, ilelu’l hadis, kıyas, istihsan, ibtalu’l istihsan, içtihat başlıkları bulunmaktadır. Diğer usullere baktığımızda neredeyse iki katı daha fazla konuları içermektedir.
  • İmam Şafii’den sonraki yüzyıl içinde yazılmış ve bize ulaşmış usul eseri bulunmamaktadır. Fakat Hacı Halife’nin Kitabu’l Fihrist’inden usul maddesine veya Zerkeşî’nin Bahru’l-Muhit’inin mukaddimesinde yer alan eserler listesine bakıldığında İmam Şafii’den sonraki yüzyıl içinde pek çok kitap yazıldığı görülmektedir.
  • El-Esbağ isimli bir âlime, Davudu Zahiri’ye (ö.270), El-Büveydi’ye, el-Muzenî’ye izafe edilen usul kitapları ile İsa b. Ebân’a isnat edilmiş olan İsbatu’l Kıyas, Kitabu’l Hucce kitapları günümüze kadar ulaşmamıştır.
  • İmam Şafii’den Gazali’ye kadar usulü üç merhalede ele alabiliriz.
  • Modern zamanlarda kaleme alınan usul kitaplarında, Şafii’den sonra usulün iki mektebe dönüştüğü ifade edilir. Birincisi Şafii veya mütekellimun mektebi, ikincisi Hanefi veya fukaha mektebidir.
  • Bu tasnifi ilk yapan İbn Haldun’dur. Mukaddime’de ilimler tasnifi yaparken usule sıra geldiğinde usulü fıkhın üç ayrı mektebe ayrıldığını, birincisinin “mütekellimun” ve “Şafiiuyyun” metodu,  ikincisinin “fukaha” ve “Hanefiyun” metodu üçüncüsünün de “memzuc” metod olduğunu belirtmektedir.
  • Hanefilerden bize gelen ilk usullere baktığımızda, Pezdevî’ye, Debbusi’ye, Cessas’a, Serahsi’ye baktığımızda şu iddia onlar için geçerli midir: Şafiiler veya mütekellimun metodu, asıllar belirlediler füruyu o usul üzerine bina ettiler. Hanefiler kıskançlık gösterdiler bizim usulümüz yok dediler ve kendi imamlarının görüşlerini topladılar. O görüşlerinden hareketle bazı asıllar belirlediler ve füruya dayalı bir usul oluşturdular.
  • Kitaplar üzerinde inceleme yapıldığında her iki usul içinde bu mümkün görünmemektedir.
  • Şafii’den sonra usul ilminin gelişimi içerisinde en önemli hadise mantık ve kelam ilminin gelişmesidir. Bu gelişme usulü etkilemiştir.
  • Usulün yeni bir boyut kazanarak yoluna devam etmesinin en büyük sebebi yeni doğan iki büyük ilim olan kelam ve mantık ilmiyle etkileşim içinde olmasıdır. Çünkü bu dönemde kelam mektebinin öncüsü olan Mutezile doğmuştur.
  • Eş’ari Mutezileden koparak ikinci bir kelam mektebi inşa etmiştir. Dolayısıyla iki ilmin oluşması ve gelişmesi usul-i fıkha yeni bir yön vermiştir.
  • İlk tercüme hareketleriyle beraber mantık İslam dünyasına bir ilim olarak girmiştir.
  • Dört tane tercüme hareketi vardır: Birincisi Emeviler dönemindedir. İkincisi Abbasiler dönemindedir. Endülüs Emeviler’ini ayrı kabul ederseniz, üçüncüsü burada başlamıştır. Dördüncüsü Beytul Hikme’nin Me’mun döneminde kurulmuş resmiyet kazanarak devam etmiştir.
  • Harun Reşit döneminden sonra Me’mun döneminde Aristoteles mantığının tercüme edilmesi, çok kısa sürede medrese sistemi içine girmiş olması o dönemdeki en büyük gelişmelerden bir tanesidir.
  • Böylece Sünni kelam kendini Aristoteles mantığıyla anlatmaya gitmiş, fukaha ise Aristoteles mantığındaki kıyası usul-i fıkha almıştır.
  • Bir şeyin künhünü tasavvur etmek mahiyeti üzerinde durmak ve neticeye gidebilmek için büyük öncüllere duyulan ihtiyaç “ilk tanım, ikinci öncül ve netice” şeklindedir.
  • Dolayısıyla hakkında nass bulunmayan meselelerde, hakkında nass bulunan meselelere kıyas yapabilmek için bir çerçeve oluşmuş ve bu çerçeve mantık ilmiyle ortaya konulmuştur.
  • Buna ilk itiraz eden Zahiriler olmuştur. “Er-Red ala’l-Mantıkıyyin” risalesi ile İbn Teymiyye ve İbn Hazm tarafından Aristoteles kıyasına itirazlar yapılmıştır.
  • Şafii sonrasında usulün şekillenmesinde tercüme hareketlerinin rolü, bununla beraber mantık ve kelamın usul-i fıkha etkisi, Aristoteles mantığının ise kelamın ve usulün içine girmesi bu dönemdeki en büyük gelişmelerdir.
  • Bu dönemin üçüncü önemli gelişmesi Hanefi usullerinin ortaya çıkmasıdır. Bir rivayete göre İmam Muhammed’in de Ebu Yusuf’un da, İsa b. Ebân’ın da İmam Şafii kadar olmasa da usullere sahip oldukları, fakat risalelerinin zamanımıza ulaşmadığı söylenmektedir.
  • Zamanımıza ulaşanlar; Ebul Hasan el-Kerhî’nin (ö.340) küçük bir risale olarak “el-Usûl’ü” vardır. Pezdevî’nin “Kenzu’l-Vusul ila Ma’rifeti’l Usûl’ü” mütekâmil bir tasnife sahip usulün ilklerinden olarak karşımıza çıkmaktadır. Eş zamanlı Kadı Abdulcebbar’ın “el-Umed’i”, Ebulu’l Huseyn el-Basri’nin “el-Mutemed’i” yazılmıştır.
  • Pezdevî’nin “Usul’ü” dört bölümden oluşmaktadır.

1. Bölümde; siga ve lügat olarak nazmın çeşitlerini, dil bakımından bütün teorilerini ortaya koymuştur.

2. Bölümde; nazmın çeşitlerinin nasıl beyan edileceğini, tevil ve tefsir edileceğini bir başlık altında ele almıştır.

3. Bölümde; kaç çeşitte kullanılabileceğini ele almıştır.

4. Blümde ise; İlahi murad ve manaların nasıl tespit edileceğini ele almıştır.

  • Debbusi (ö.430)’nin “Takvimu’l Edille’si” ile Pezdevî’nin “el-Vusul ila İlmi’l Usul’ü” usul ilminin mütekâmil ilk örnekleridir.
  • Dördüncü asırda Ebu Bekr es-Sayrafî (ö.330) “Camiu’l Usûl” adında kitap yazmıştır. Bu kitap da günümüze ulaşmamıştır. Ebu’l Ali b. İshak eş-Şaşi el-Hanefî (ö.344)’nin, “El-Hamsîn fî Usulü’l Fıkh” adında kitabı vardır. Zamanımıza ulaşmamıştır.
  • Ebu İshak el-Mervezî (ö.440) ye de bir usul isnat edilmiştir.
  • Cessas, Muhammed b. Said el-Kadî (ö.443), Kaffâl eş-Şaşî (ö.365), bu dönemlerdedir.
  • İbn Münzîr “Kitabul-İcma’yı” yazmıştır. İbn Huzeyme “Kitabu’l Kıyas’ı”, İmam Eş’ari “İbtalu’l Kıyas’ı”, “Kitabu’l Âmm ve Has’ı” yazmıştır.
  • Şafii’den sonra usulü üç merhalede ele alacak olursak; birinci merhale tedvinin devam ettiği ve olgunlaşmaya başladığı merhaledir. Bu merhalede mantık ve kelamın usulle sıkı ilişki kurması çok önemlidir.
  • İkinci merhale; Hanefi usullerinin, usul ilmini olgunlaştırarak yoluna devam etmesidir.
  • Üçüncü merhale; o döneme kadar gelen bütün usullerin kemale ererek kendisinden sonra oluşacak olan usul ilminin istikrar kazanmasını sağlamasıdır.

Hazırlayan: Ayşe Cüceler